Saçlarına aklar düşmüş ve ihtiyarlamış olsa da bu Samire Muzil’inin resim sanatına olan alakasına mani olmuyor. Irak’ta başka bir deyişle doğduğu toprakları fotoğraflayan Samire Muzil’i memlektinde hemen hemen herkes tarafınan tanınmakta olan bir emektar resimcidir. Irak’ın neredeyse tek profesyonel kadın resim sanatçısı olan 1947 doğumlu Muzil’in evinin bahçesinde, kendi ismini taşıyan bir resim stüdyosu bulunuyor. İşi, foto muhabiri olan babasından bildiğini ifade eden Muzil, sözlerine şöyle devam etti:
“Ben gençken babam göz hekiminin yanlış müdahalesi neticeyi gözünü kaybetmişti. Babam manili olunca aile olarak ekonomik gidişatımız çok makûs oldu. Babam ilk başlarda kız çocuğu ve talebe olduğum için bana resim sürüklemeyi öğretmek istemedi ancak ısrarım üzerine ikna oldu. 
Babasının yalnızca resim sürüklemeyi öğretmekle kalmadığını dile getiren Muzil:
“Babam, bana siyah beyaz resim sürüklemenin yanı gizeme resmi harekâta ve çıkarma işini de öğretti. İlk başlarda resimleri yamuk sürüklüyordum. İşi iyice bildikten sonra babam kendi ismine tapulu bir arsasını satarak bana o yarıyıl çok iyi bir resim makinası aldı.” Muzil, Meysan ulusunun üçte ikisinin resmini sürüklediğini söyleyerek, daha çok ailelerin resimlerini sürüklediğini, ve onların düğün, doğum günü gibi mutlu anlarına tanık olduğunu dile getirdi.

1963’te yarıyılın Cumhurbaşkanı Abdulkerim Kasım’a karşı Baas Partisi’nin tertip ettiği kanlı darbede politik görüşünden dolayı senelerce mapus uyuduğunu söyleyen Muzil, yaşadığı acı dolu günleri şu ifadelerle anlattı:
“Bir grup genç, Baas Partisi’nin darbe teşebbüsüne karşı kitapçıkların resmini sürüklememi istedi. Ben ilk başta bu arzlarını yerine getirmeyeceğimi söyledim, daha sonra söz mevzusu kitapçıkların resmini sürükleyip basımını da yaptım ve onlar bunları kentin her yerine asmaya başladı. Baasçılar, darbe karşıtı deklarasyonların benim elimle basıldığını bilince gece yarısı konutumuzu bastılar ve deklarasyonun orijinal nüshasını buldular. Konutu basan şahıslardan biri saçımdan sürükleyerek babamın yanına getirdi, babam buna dayanınca kendisini vurdular ve benimle erkek kardeşimi mapusa attılar. Mapusta her çeşit eziyete maruz kaldık. Cezaevinde yaşadığım sağlık meseleleri sebebiyle dünya kamuoyunun gündemine gelince özel bir kararnameyle mapustan çıkarıldım. Beni mapusa atanlar yok olup gitti ama ben beğendiğim işimi hala sürdürüyorum. Meysan ulusunun resimcilik mevzusunda bana olan güveni de benim için şereftir.” 
1980’lerde de aile abonelerinden bazı şahısların da mapus uyuduğunu aktaran Muzil,
“Bir defasında da benim yerime resim makinamı iple caddede çekip karakolda günlerce beklettiler ve beni işimden uzak yakaladılar.” dedi. Iraklı emektar resimci,
“İcra ettiğim resim sanatı hala tek kazanç kaynağım. Resimcilik suratından ömrümün yarısı mapuslarda çürüdü. Resim makinası benim geçmişimi ve bugünümü inşa eden bir bedeldir. Resimsiz bir yaşamı asla düşünemem.” biçiminde konuştu.

Anadolu Ajansının haberine göre, Vesikalık resim sürükletmek için Muzil’in resim stüdyosuna gelen Ahmed Zamad Muhammed,
“Samire hanım, çocukken popülasyon cüzdanı ve mektep kaydı için istenilen resimlerimizi sürükleyen bireydir. Samire Muzil, bizim çocukluğumuzdur ve hoş hatıralarımızdır. 47 sene sonra vesikalık resim sürükletmek için yeniden Samire hanıma geldim.” ifadelerini kullandı.